GÜNÜMÜZDE, hastalıkların tedavisinde bütün dünya hekimleri tarafından kabul edilen bilimsel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler kısaca medikal, cerrahi ve diğer tedavi yöntemleri olarak üç ana başlık altında toplanabilir. Bu tedaviler genellikle hastalığın sebebine yönelik olmaktan çok, ortaya çıkan sonucun tedavisine yöneliktir. Örneğin belli bir yaştan sonra birçok insanı etkileyen hipertansiyonun (yüksek tansiyon) sebebi kesin olarak ortaya konulamadığı için, hastalığın % 97 gibi çok ciddi bir kısmı esansiyel (sebebi bilinmeyen) olarak kabul edilmekte, dolayısıyla tedavisi de sebebin ortadan kaldırılmasından çok, yükselen tansiyonu düşürmeye yönelik olarak yapılmaktadır. Bu ilaçlar içinde kalsiyum kanal blokeleri, idrar söktürücüler, beta blokeler sayılabilir. Böylece bu hastalar hayatları boyunca ilaç kullanmaya mahkûm edilmektedir. Kaldı ki hastalıkların tedavisinde kullandığımız ilaçların hemen hepsinin mutlak bir yan etkisi var. Bir yandan hastalığı tedavi ederken, diğer yandan vücudumuzun başka yerlerinde sorunlar ortaya çıkmasına neden olmaktayız.
CERRAHİ MÜDAHALEYE SORUNU ORTADAN KALDIRIR MI?
Hastalıkların tedavisinde en sık kullanılan ikinci tedavi yöntemi olan cerrahi ise hastalığı ortadan kaldırmadığı gibi, hastalıklı organı kesip çıkararak durumu daha da vahim hale getirmektedir. Örneğin safra kesesinde taş olan bir hastanın, tedavisi safra kesesi çıkarılarak yapılmaktadır. Operasyondan sonra sorun çözülse de, uzun vadede çıkarılan safra kesesinin eksikliğinin vücutta ne gibi sorunlara yol açacağının üzerinde çok fazla durulmamaktadır. Aynı şekilde, kalbi besleyen koroner damarlarda daralma olan bir hasta ameliyat edilerek damarları değiştirilmekte, ancak yine damarlardaki daralmanın nedeni tam olarak ortaya konulamamaktadır. Koruyucu hekimlik adına, bazı hastalıklar oluşmadan önce önlemler (aşı vs.) alınmaya çalışılmaktaysa da, günümüzde insanlığı etkileyen birçok hastalığın (kalp hastalıkları, kanser, şeker vs) nedeninin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması için yapılan çalışmalarda çok fazla yol alınamadığı görülmektedir.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRMEK ELİMİZDE
Bu nedenle meslek hayatım boyunca yaptığım çalışmalarda, hastalıkların bilinen klasik tedavisi yanı sıra, hastalığın esas nedenini belirlemeye çalıştım. Sonuçta birçok hastalığın sebebinin insanın fıtratına (doğasına) aykırı yaşaması ve beslenmesi olduğunu gördüm. Bu nedenle bütün hastalıkların tedavisinde öncelikle yapılması gereken, hastaya uygulanacak bazı testlerle kişinin yapısının belirlenmesi ve fıtratına(doğasına) uygun olmayan maddelerin belirlenerek vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Bunun yanında insan vücudunun doğasında olan kendini tamir etme ve iyileştirme yeteneğinin ortaya çıkarılması veya güçlendirilmesi de uygulanacak tedavinin bir parçası olmalıdır. Kliniğimize başvuran hastaların çok önemli bir kısmını, mevcut hastalığının tedavisi için birçok doktora başvurmuş ve çeşitli tedavi yöntemlerini denemiş, ancak sonuç alamamış hastalar oluşturmaktadır. Bu nedenle hastalığınız için birçok tedavi yöntemini denemiş olmanıza rağmen sonuç alamamışsanız, kliniğimizde uygulanan tedaviler konusunda bilgi alınız. Halen kullanmakta olduğumuz tedavi yöntemi ile birçok hastalığın (cilt hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve diğer birçok hastalık) tedavisi, hastalık bir daha tekrarlanamamak üzere yapılmakta ve kesin sonuçlar alınmaktadır. TEDAVILERIMIZDE EN ÖNEMLI UNSUR HASTAYA ZARAR VERMEMEKTIR Bunun için kliniğimize başvuran hastalara ilk olarak biorezonans yöntemi kullanılarak çeşitli testler yapılmakta ve elde edilen sonuçlara göre insanların beslenmeleriyle ilgili yanlışlıklar tespit edilmekte ve buna yönelik uygulamalarda bulunulmaktadır. Bu uygulamalar her hastaya ve her hastalığa özeldir. Doğru TESPİT ve doğru TEŞHİS, doğru TEDAVİYE götürür.